Pek çoğumuz toplumsal bir eksiklik gördüğümüzde karşı tarafın eğitim eksikliğinden şikâyetçi oluruz. Hemen hemen herkesin aklına gelen ilk cümle “eğitim olsaydı bunlar olmazdı” şeklinde bir cümle belki de! Tabi eğitim derken ne anlaşılıyor ona da bakmak lazım. Çünkü eğitim derken bunun okulda verilen öğretim olduğunu anlayanların çoğunlukta yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Oysa okulda verilen eğitimin bir parçasıdır. Adına da öğretim denmektedir. Okulda verilen öğretim ile de eğitimin her ne kadar önemli bir bölümünü tamamlasak ta eğitim dediğimiz şey hayat boyu süren bir durumdur. Sürekli proaktif olmayı gerektirir. Sürekli öğrenmeyi gerektirir. Çünkü yaşamınızın hangi aşamasında ve hangi konuda hangi bilgiyi öğreneceğinizin bir sınırı yoktur.
Yine özellikle toplumsal bağlamda düşündüğümüzde genellikle sosyal anlamda uzlaşılamayan bir durum olduğunda “eğitim şart” diye söylenmeye başlarız. Çünkü bunu söyleyen insanların karşısındaki ile ilgili bir şikâyeti vardır. O şikâyet te ya kurallara uymamaktan kaynaklı bir durumdur. Ya yasalara ya da normatif durumların dışına çıkan insanlardan kaynaklı bir şikayetlenmedir. Peki, bunun sadece eğitimle mi ilgisi vardır? Ya da ahlak bunun neresindedir?
Bugüne kadar pek çok insan tanıdım. Askerliğimin acemilik döneminde Polatlı Topçu ve Füze Okulunda asteğmen adayı iken orada çok ilginç şeyler gördüğümü hatırlıyorum. Şöyle bir sahne getirin gözünüzün önüne. 450 tane üniversite mezunu insanız. Bizi orada yedek subay olarak eğitime tabi tutuyorlar. Sonrasında da herkes asıl birliklerine dağılıp subay olacağız. Yani erlere komutanlık edeceğiz. Ama öyle insanlar gördüm ki banyoyu tuvalet gibi kullanan. Yemekhanede çoraplarını kaloriferlerin üzerinde kurutan.
Sonraları iş hayatına girdiğimde en çok karşılaştığım durumlardan birisi de insanların iş yerinde birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışmalarıydı. Hâlbuki işyerleri işbirliği yapılması gereken yerlerdi. Gerek işe alım mülakatlarında ve gerekse de psikoterapi esnasında pek çok insanın yalan söylediğine şahit oldum. Üstelik buraya kadar saydığım insanların hiç birisi eğitimsiz de sayılmazdı. Yine maalesef günümüz dünyasında politikacıları görmekteyiz. Hiç birisinin eğitimsiz olduğunu gördünüz mü?
Yediğiniz ve içtiğiniz ürünlerin içlerine koyulmaması gereken şeyleri koyan işletme sahiplerine ne diyeceksiniz? Daha fazla kar elde etmek adına yaptıkları bu davranışların etik olmadığını bilmiyorlar mı? Size yalan söyleyen arkadaşlarınızı düşünün. En kötüsü okuma yazma biliyordur veya yüksek tahsillidir öyle değil mi?
Öyleyse eğitim dediğimiz şeyin içinde sadece diploma almak diye bir olgu olamaz. Yani diplomalı olmak eğitimli olmayı gerektirmiyor. Evet, bu iyi bir gösterge ama aslında bence işin can alıcı noktası, etik ve ahlakla ilgili bakış açımızda saklı. Eğer bir insan doğumundan itibaren yetiştirilirken kendi ailesi içinde ahlaki bir takım normları kazanamadıysa siz o insanı Harvard Üniversitesi’ne de gönderseniz bu iyi bir insan yetiştirdiğiniz anlamına gelmez. Belki dağdaki bir sığır çobanı toplumda gördüğümüz pek çok diplomalı insandan daha eğitimli bir yönüyle. Çünkü olaya iyi yetişmiş bir insan olarak bakmak gerekli.
Nedir iyi yetişmiş bir insan? Evrensel normlarda ahlaklı yani başkasının malını çalmayan, hırsızlık yapmayan, başkalarının malına veya canına zarar vermeyen, insanlara yardım etmeye çalışan, başkalarının kuyusunu kazmayan, içinde bulunduğu toplumun gelişmesi için üzerine düşeni yapan, haksızlık etmeyen, iftira atmayan, hukuka tam anlamıyla uyan, çevresindeki herkese adaletle davranan bir insan evrensel normlarda iyi eğitilmiş bir insandır. Öyleyse tekrar ediyorum! Bunun sadece diploma ile bir alakası yoktur.
Peki, iyi eğitilmiş bir insanın olabilmesi için en temel anlamda neyin kazandırılması gerekir? Onun da net bir cevabı var aslında. Yukarıda saydığım iyi insan kriterleri içinde öyle bir konu var ki her şeyden önemli belki de. O da evrensel normlarda etiğe sahip bireyler olmak. Tabi bu ahlak meselesi toplumdan topluma değişir ama burada en temel haliyle yalan söylemeyen, dürüst, hukuka uyan, başkalarına yan gözle bakmayan, aldatmayan, tutarlı insanlardan bahsediyorum. Herhalde evrensel anlamda bütün milletlerde bu ahlaki normlar ortak bir standarttır.
Bugün toplumlara baktığımızda da asıl meselenin ahlak çöküntüsü olduğunu görmekteyiz. Yalan söylemek, aldatmak, kandırmak öylesine rutin bir hal kazanmış ki, insanlar eşlerini aldatıyor. Arkadaşlarını aldatıyor. Ticaret yapan insanlar satışlarını yaparken hilelere başvuruyor. Siyaset yapanlar halkı aldatabiliyor. Basın ve medya kuruluşları insanları manipüle edebiliyor. Bunları saymakla bitiremeyiz. Kazanmak ve başarmak adına yapıyorlar belki de bunları. Ama herkes ahlaki değerleri yere attığında kazandığının da bir önemi kalmıyor. En büyük başarı dürüst olmak ve dürüst kalmayı başarabilmektir.
Ahlaklı olmak, güvenilir olmak hepimiz için çok önemli. Eğitimli olmanın en büyük nişanesi de kanaatimce ahlaklı ve erdemli olmaktır. Ancak bu sayede insanların birbirlerine yeniden güvenmesini sağlayabiliriz. İnsanlar bir apartmanda yaşadıkları karşı komşularına bile güvenemez iken kime güvenecekler? Düşünün!
Çocuklarınızın okullarda matematik, fen, sosyal derslerinden iyi notlar almasını önemseyin. Ama onların gelecekte ahlaklı ve erdemli, güvenilir, sözünün eri insanlar olmalarını daha da önemseyin. Onlara yalan söylememeyi, çalmamayı, hak ve hukuku bilmeyi, zayıfı ezmemeyi, büyüklere saygılı olmayı, küçükleri korumayı, iftira atmamayı öğretin. Kazanmak için her yol mubahtır cümlesini onların hayatlarından tüm yaşamları boyunca uzak tutun mesela. Çünkü kazanmak için her yol mubah dediğin her durumda bir insanın kendi ahlaki sisteminin nasıl da çöktüğüne şahitlik edeceksin.
Çocuklarımızı diplomalı veya diplomasız olmasına bakmaksızın öncelikle iyi ve erdemli insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Sizi temin ederim ki bu hayatta yapacağınız belki de en önemli yatırımınız da bu olacaktır.
Erdemli yetiştirdiğiniz her insan sizden sonra bir sürü insanın hayatının kurtulmasına sebep olacak. İyi bir insan yetiştirdiğiniz için alacağınız duayı siz düşünün. İnsanın hayattayken veya sonsuzluğa göçüp gitmesinden sonra alacağı güzel dualardan daha büyük bir başarı olabilir mi? Başarmak mı istiyorsunuz? Bugünden itibaren iyi insan olmaya çalışın. Başarmak mı istiyorsunuz? Bugünden itibaren çocuklarınızın hayatına erdem ve ahlak kavramlarını sokun. Bunu anlamalarını sağlamaya çalışın. Bunu onlara anlatabilmek için elinizden geleni yapın.
Gerekirse çocuklarınızı karşınıza çekin. Onlara bir baba oğul gibi neden erdemli bir insan olmalısın diye anlatmaya başlayın. Siz kazanacaksınız!
Uzman Klinik Psikolog Selçuk Arıcı
selcukarici@gmail.com
Bilgi: Selçuk Arıcı'dan randevu almak için çağrı merkezimizi arayabilirsiniz.
Yorumlar (0)
Yazıya ilk yorumu siz yazarak düşüncelerinizi diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.