İzmir Karakol Saldırganından Şok Açıklama! 'Gerçek Hedefim Burasıydı...'

8 Eylül tarihinde İzmir'de, Salih İşgören Polis Merkezi'ne pompalı tüfek ile saldırıda bulunan 16 yaşındaki Eren Bigül, iki polis memurunun hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Saldırının ardından yakalanan genç hakkında detaylı bir inceleme başlatıldı. Araştırmalar, Bigül'ün DEAŞ terör örgütü ile olan bağlantılarını gün yüzüne çıkardı. Sarsıcı olay sonrası Eren Bigül, verdiği ifadede tüm süreci ayrıntılı olarak anlattı. 7 yaşında silahla tanıştığını ifade eden Bigül, internet üzerinden DEAŞ’ın gerçekleştirdiği eylemleri izlediğini belirtti.

"SİLAHLARA OLAN İLGİM VAR"

Bigül, ifadesinde "İlk defa 7 yaşımda silahla tanıştım. Babamla birlikte havalı tüfekle şişe vurdum. Sonrasında silah kursuna katıldım. Bir kez babam Nuhver Bigül ile tabancayla atış yapmak için poligona gitmiştim. Silahlara ilgim olduğundan poligon ziyaretlerim oldu” şeklinde konuştu.

"DEAŞ’IN EYLEMLERİNİ İZLEDİM"

Bigül, "İnternetten DEAŞ'a ait eylemleri takip ettim. Bekir El Bağdadi'nin konuşmalarını dinledim. Yaklaşık iki yıl önce 400 liraya sustalı bir bıçak satın aldım. Ayrıca, iki adet kelebek bıçağım mevcut. Bu konuyu ailem de biliyor” ifadelerini kullandı.

Zamanla maske takmanın kendisine eğlenceli geldiğini belirten Eren Bigül, "Kapıda silahla ve maskeli fotoğraflarımı çektim. Son iki aydır bir şeyler yapmayı kafama koymuştum. Artık ahiret hayatına geçmek istiyordum, okulu bıraktım” dedi.

İLK HEDEF İZMİR FUARI, SONRA BAR

Eren Bigül, İzmir Fuarı'na saldırma niyeti olduğundan fakat daha sonrasında bu fikrinden vazgeçtiğinden bahsetti. İzmir’de bir bara saldırmayı düşündüğünü ifade ederek, "Balçova Ata Caddesi'ndeki bir bara saldırmayı planladım. Aynı tüfekle oraya gitmeyi düşündüm. Barda alkol tüketimine yönelik bir saldırı yapmayı kafama koydum. Ancak sonrasında bu saldırıyı gerçekleştiremeyeceğimi düşündüm ve polis karakoluna yöneldim. Gece حلمle uyumuştum ama bu düşünceler zihnimdeydi. Sabah 06.00-07.00 arasında hazırlandım” dedi.

MERMİLERİ AĞUSTOS'TA HAZIRLAMIŞTIM

Saldırıdan öncesinde üzerime eşofman ve tişört giydiğimi dile getiren Bigül, "Üzerime bir ceket giydim ve maskemi taktım. Daha sonra dolabımdan bir otomatik av tüfeği aldım. Mermileri çantama daha önce yerleştirerek hazırlamıştım. Ağustos ayında mermileri çantama koyduğumu biliyorum. Saldırıda kullandığım el yapımı patlayıcıları çantama yerleştirdim. Patlayıcıları oluştururken torpilleri birleştirip üzerlerine çelik bilye ekledim. İki el yapımı patlayıcıyı bu yöntemle hazırladım. Saldırı esnasında yaralanırsam mermiyi çıkarmak için çantama sustalı bir bıçak da koydum. Ayrıca yaralarımı sarmak için peçete ve kolonya da ekledim. Bununla birlikte, yarama müdahale etmek için çantama makas koydum” dedi.

ANNEM İŞE GİTTİ, BABAM UYUYORDU

Eren Bigül, sabah karakola saldırma fikrinin netleşmeye başladığını belirtirken, "Annem evde yoktu, işe çıkmıştı; babam ise uyuyordu. Kardeşim ve dedem de uyku halindeydi. Ben hâlâ saldırıp saldırmamak konusunda kararsızdım. Babamın uyanmaya başladığını fark edince, babam beni böyle görmesin diye evden çıktım. Apartmandan 2-3 dakika bekledikten sonra artık eve dönmeyeceğimi anladım ve apartmandan hızla fırladım, zira en yakın karakol oradaydı. Karakolun bahçesinde bulunan iki üniformalı polis memuruna ateş açtım. İki polis memurunu yaraladıktan sonra caddede koştum. Sürekli tüfeğe mermi doldurmaya çalıştım; biraz uğraştıktan sonra tekrar mermi doldurdum. Tüfeğim 2+1’di. Etrafımda insanlar vardı ama silah görmediğim için onlara ateş etmedim. Bu noktada elinde silah olan birisini gördüm ve hemen ona ateş ettim. Bu kişi yaralandı ve yere düştü ama bana karşı ateş etmeye devam etti. Ben yere yattığım sırada ona doğru ateşimi sürdürdüm.”

"PİŞMANIM, AÇIKLAMALARIM BU KADAR"