Gökçeada'da Büyük Etkinlik: Yerel İzleyicilerle İlk Film Gösterimi!
Gökçeada Belediyesi, Lozan Antlaşması ile kazandığı toprakların 102’nci yıl dönümünü çeşitli etkinliklerle kutluyor. Bu etkinlikler arasında, yönetmen Ceyhan Kandemir’in adada çektiği ödüllü film ‘Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim’in özel gösterimi de yer aldı. Gösterim sırasında Kandemir’e Fahri Hemşehrilik Unvanı takdim edildi.

ÖZEL HABER: Ceyhan Kandemir’in Filmi Gökçeada’da İzleyiciyle Buluştu
Yönetmen Ceyhan Kandemir'in birçok ulusal ve uluslararası ödül kazanmış eseri ‘Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim’, Gökçeada’nın yerel etkinliklerinde seyirciyle buluştu. Gökçeada Belediyesi’nin Lozan Barış Antlaşması’nın 102. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlediği özel gösterime, adalılar yoğun ilgi gösterdi. Etkinlikte; yönetmen Kandemir, filmin yapımcılarından Cansu Özdenak, başrol oyuncusu Karla Kandemir ile Mehmet Şimşek ve Mete Yasin Demirok gibi isimler de yer aldı.
Yönetmen Kandemir’e Fahri Hemşehrilik Unvanı Verildi
Gökçeada Amfi Tiyatro'daki gösterim öncesi bir konuşma yapan Gökçeada Belediye Başkan Yardımcısı Ali Berk Usta, adanın Lozan ile Türkiye’ye katılmasının 102. yılı kutlamaları çerçevesinde ‘Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim’ filmini sunmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirtti. Usta, rahatsızlığı nedeniyle katılamayan Gökçeada Belediye Başkanı Bülent Ecevit Atalay’ın selamlarını da izleyicilere ulaştırdı. Film hakkında, “Son derece anlamlı bir eser. Uluslararası festivallerde pek çok ödül aldı. Kendi adıma iki kez izledim ve inanıyorum ki film sonunda Gökçeada’yı daha iyi tanıma imkanı bulacaksınız, çünkü Gökçeada’nın ruhunu çok güzel yansıtan bir yapım.” yorumunu yaptı. Usta, yönetmen Kandemir’in bir devam filmi çekmesini umduklarını belirtirken, filmin yapımında destek veren Nusret Bey Eğitim Kültür Doğa Tarih ve Dayanışma Vakfı Başkanı Nusret Avcı'ya ve ekibe teşekkür etti. Ayrıca, Kandemir’e fahri hemşehrilik unvanı verilmesine karar verdiklerini de duyurarak, Kandemir’i sahneye davet etti.
Fahri hemşehrilik unvanını alan Kandemir, teşekkür konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Burada olmak beni çok mutlu ediyor. Gökçeadalı olmak, benim için çok anlamlı çünkü burada kendimi huzurlu ve mutlu hissediyorum. Film Avrupa'nın Berlin, Milano gibi yerlerinde ödüller aldı ama en önemli ödülün bugün burada, Gökçeadalıların arasında olmak olduğunu düşünüyorum.”
Film ekibi de gösterim öncesi izleycilere seslendi. Ortak yapımcı Cansu Özdenak, “Filmin hem oyuncusu, hem yapımcısı, hem şarkısının söz yazarı ve şarkıcısıyım. Gökçeada’yı tüm kalbimle seviyorum, bugün burada olmaktan ve filmimizi sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.” dedi. Başrol oyuncusu Karla Kandemir ise, “Sizlerle tekrar bir araya gelmek harika, umarım filmi beğenirsiniz, keyifli seyirler.” dileklerine yer verirken, oyuncu Mete Yasin Demirok, “Herkesin bu filmi bir gün izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Cennette yaşıyorsunuz, bu güzelliğin tadını çıkarın.” şeklinde konuştu. Diğer oyuncu Mehmet Şimşek ise, kültürün tanımının "ekin" olduğunu hatırlatarak, “Biz de filmimizle burada bulunan zengin kültürün meyvelerini toplayacağız, umarım beğenirsiniz.” dedi.
Gökçeadalıların yoğun ilgi gösterdiği film gösteriminin ardından, Cansu Özdenak sahne alarak, filmin şarkısını izleyicilerle birlikte söylediler.
Yönetmen Kandemir ile Karar Okurları İçin Röportaj Yaptık
23 Eylül tarihinde Gökçeada’da gerçekleştirilen ‘Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim’ özel gösterimi, yönetmen Ceyhan Kandemir'in 'Karla' ve 'Ruhun Lekesi' adlı filmlerinin ardından gelen üçlemesinin son halkası niteliğinde. Film, 14 yaşındaki Karla isimli bir kızın kök arayışı hikayesini ele alıyor ve onun yaşam yolculuğunda önemli kararlar aldığı 24 saatlik bir süreyi anlatıyor.
Filmin Gökçeada'da 21 gün süren çekimlerinin öncesinde yönetmen Kandemir ile kısa bir söyleşi yaptık:
Filmi bu adada çekmeye nasıl karar verdiniz?
Proje için mekan arayışında iken, filmimizin oyuncularından ve uygulayıcı yapımcımız olan Mehmet Şimşek, Gökçeada’yı mutlaka görmem gerektiğini tavsiye etti. Daha sonra Nusret Avcı ile tanıştım ve burada manevi destek olabileceğini ifade etti. Gökçeada’ya geldiğimizde, burada gördüğümüz tarihi ve kültürel yapının yanı sıra insanların arasındaki uyum beni etkiledi; bu nedenle ‘Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim’ filmini burada çekmeye karar verdim. Çünkü hikayenin merkezinde, 14 yaşındaki bir kız çocuğunun kim olduğunu sorgulaması ve köklerini arama teması var. Filmdeki Karla karakteri, gelecek kaygısıyla, ne yapacağına dair sorularla dolu bir karakter; adada ise birbirleriyle uyum içinde yaşayan insanları tanıdıkça bakış açısı değişiyor.
Bu, günümüzde pek çok gencimizin ortak bir problemi değil mi?
Evet, birçok gençimizin böyle sorgulamalara girdiğini düşünüyorum. Karla, benim gözlemlerimden hareketle geliştirdiğim bir karakter. Gökçeada’daki uyum da bu hikâyenin temasıyla örtüşüyor.
Etkinlik için birkaç gündür basın mensuplarıyla burada bulunuyoruz ve adayı detaylı bir şekilde keşfetme imkânı bulduk. Dereköy’den çok etkilendim; terkedilmiş, harabe haline gelmiş birçok yapıyı gördüm. Neden böyle bir durumda? Bu konu filmde yer aldı mı?
Dereköy, geçmişteki politik süreçler yüzünden terkedilmiş bir köy. Biz filmde bu detaylara odaklanmadık, ancak bu hikayenin filme alınması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Filmde Karla, terkedilmiş yapıları görüyor. Bir yanda yıkık dökük bir köy, diğer yanda ise uyum içindeki insanlar var. Bu ikilem içinde kalıyor. Ama nihayetinde 80 dakikalık bir filmde tüm psikolojik derinliği vermek mümkün değil. Bu film, çektiğim üçlemenin bütünlüğü içinde yer alıyor ve yalnızlık meselesine odaklanmaya çalıştım.
Daha önce Gökçeada’da çekilmiş bir film var mı?
Evet, ticari filmler mevcut; mesela Ata Demirer’in yaptığı eserler var. Ancak bağımsız sinema açısından baktığımızda ‘Kelebeklerin Uyuduğu Yerdeyim’ bu alandaki ilk film.
Film, hem ulusal hem de uluslararası festivallerde gösterildi. İzleyicilerin geri dönüşleri ne oldu?
Film, yurt içi ve yurt dışında izleyiciyle buluştuğunda özellikle Gökçeada halkı tarafından fazlasıyla ilgi gördü. Düzce’de bir izleyici, film bittiğinde yanıma gelerek beni Gökçeada’ya yollayabilir misiniz demişti. Şu anda belediye de, ne zaman ikinci filme başlayacaksınız diye soruyor.
Çekimler sırasında Gökçeadalıların tepkileri nasıldı?
Filmin çekimlerini yaz sezonunun başladığı mayıs ayında yaptık. Herkes son derece yardımcı oldu ve ne zaman izleme fırsatı bulacağız diye soru soruyorlardı. Ben de önce festivalleri gezmemiz gerektiğini söyledim. Bugün onların beklediği gösterimi gerçekleştiriyoruz ki bence en değerlisi bu oldu.
Pandemi sonrası Gökçeada'ya yerleşenlerin sayısında artış gözlemleniyor. Ayrıca Gökçeada, dünyanın ve Türkiye’nin tek ‘Sakin Ada’ (Cittaslow) unvanını aldı. Filminizden hareketle soruyorum; burası gelecekte kelebeklerin uyuyabileceği bir yer olmaya devam eder mi?
Bunun gelecekte nasıl olacağını bilemiyorum, umarım böyle kalır. Filmin temasında da bu noktayı vurgulamaya çalışıyoruz. Dünya genelinde, özellikle komşu ülkelerde adalara olan yoğun ilgi nedeniyle nüfus artışları yaşanıyor. Bu durum, doğal alanların kötüye kullanılma riski doğuruyor ve bu elbette Gökçeada için de geçerli. Bu yerlerin korunması ve doğal yapının sürdürülmesi gerekiyor.